Fransa’nın lavanta kokulu bölgesi Provence, Akdeniz’in kalbinde olmak, tembelliğe kendini bırakırken tarihin, sanatın, mis kokan lavantaların, iyi yemek ve iyi şarabın ortasında olmak demek.
Tüm bu özellikleri, Provence’ı özellikle kadınlar için tasarlanmış bir rota ya da cennet haline getiriyor.
Fransa’nın güneydoğusunda yer alan PROVENCE doğası, tarihi ve kültürel zenginliği ile insanı hemen etkisine alıyor.
Paris’in burnu havada Fransızlarına hiç benzemeyen sıcacık Akdenizlilerle karşılaştıktan sonra daha çok seveceğinize eminim.
Dar sokaklar, birbirinden güzel binalar, çiçekli balkonlar, irili ufaklı meydanlar, her biri sanat eseri çeşmeler…
Lavanta ve gelincik tarlaları, uçsuz bucaksız bağlar, zeytin ağaçları, ayçiçekleri, siesta saatleri, kaldırım kafeleri, Alp’lerin yamaçlarına tutunan kasabalar, daracık sokaklar, Roma dönemine dayanan tarih… Provence’ta yüzlerce yıllık tembelliğe kendinizi kaptırıp zamanı unutabilirsiniz.
Dağlara ilerledikçe Provence size kalbini açar ama pekâlâ Saint-Tropez yakınlarındaki Pampelonne plajında güneşlenmek de size herşeyi unutturacak.
İşte karşınızda lavanta kokulu kent Aix en Provence…
Göz alabildiğine mora kesmiş lavanta tarlalarının kokusunu içine çekmek, belki bir lavanta atölyesini ziyaret etmek, Avignon festivalini takip etmek, denizin tadını çıkarmak için yaz ayını tercih etmelisiniz.
Önemli Müzeler
Granet Müzesi
Cezanne’ın Atölyesi
Arbaud Müzesi
Doğa Tarihi müzesi
Tapestry Müzesi

Dünyaca ünlü L’occitane markasının doğuşunu da Provence borçluyuz. Bölgenin doğa harikası çiçekleri, lavantaları ve bitkileriyle bütünleşen sabunlar, şampuanlar, vücut bakım ürünleri ve kozmetikler tam olarak burada harmanlanıyor. Kesinlikle tavsiye ederim.

Aslında sayfalarca yazsak bitmeyecek bir bölgeden bahsediyorum. Her şeyi bir yana bırakın ve kendinizi burada hissedin. Özellikle kadınların gitmesini belirtirim. :)
kesinlikle katiliyorum,cok keyifli bir yazi olmuş.
Çok teşekkürler. :)